İnsanlar, toplum bunalımda mı?


Cinayetler, iftiralar, komplolar, tezgahlar, suçlamalar artmış durumda.
Kimi ekonomik nedene bağlıyor kimi, iktidar hırsına, kimi gücü kaybetmemek
için! Bahaneler çok ve çeşitli!

Ama ne nedenle olursa olsun sonuçta toplumda; mutsuz, huzursuz, gergin,
sinirli insanlar çoğalıyor.

Tatminsizlik, huzursuzluk; her yerde, her kesimde var.

Peki kim mutlu kim mutsuz bunu belirlemek çok zor. Biri için önemli olan
diğeri için önemsiz olabiliyor.

Öylesine ki; ya bunun içinde insan üzülür mü sorusunu birçok kişi sorar.
Ancak kendisi için sorun olan konu olunca bak benim ne sorunlarım var diye
serzenişte bulunabiliyor..

Günümüzde iş ve özel hayatındaki sorunlarla baş eden, gerçekten mutlu olan
kaç insan var? Sorunlarımızı çözemediğimizde uzman yardımı şart peki ama
kime? Psikoterapi mi ilaç mı? Hangi durumlarda başvurulmalı? En önemlisi
iyileştirir mi?

Psikologlar çözüm için meslek yasalarının çıkmasını beklerken, kendisine
yaşam koçu, medyum, astrolog diyenler psikoterapi yapmayı sürdürüyor. Peki
psikoterapi nedir? Ne işe yarar? Kimler psikoterapi almalı? Hangi
durumlarda başvurulmalı? İyileştirir mi?

Psikoterapi sözcüğü Eski Yunanca dan geliyor. Ruh, can, nefes anlamında
psyche sözcüğü ile iyileştirme, tedavi anlamlarına gelen therapia
sözcüğünün birleşiminden oluşuyor. Psikoterapi, terapist ve hasta
arasındaki ilişkiyi temel alan, konuşma üzerinden giden bir iyileştirme
yöntemi. Psikolojik rahatsızlıklar ve duygusal zorlukları tedavide
kullanılır.

Esas amacı rahatsızlık veren belirtileri kontrol etmek veya ortadan
kaldırmak olan psikoterapide, hastanın daha işlevsel olması amaçlanır.
Bununla birlikte psikoterapi dengeli, sağlıklı hissetmek ve anlamlı bir
yaşam sürmek maksadı ile de başvurulan bir yoldur.

Günlük yaşam zorlukları, tıbbi hastalıklar, sevilen bir yakının kaybı,
psikiyatrik rahatsızlıklar, travma gibi problemlere yardımcı olmak için
psikoterapi kullanılır. Kişinin genel hayatını eskisi gibi işlevsel olarak
sürdürmesine engel olabilecek herhangi bir durum psikoterapiye başvurmak
için geçerli bir neden. Her etnik gruptan, birçok farklı sosyo-ekonomik
kesimden, farklı yaşlardaki kadınları ve erkekleri etkiler. Bu
rahatsızlıklar kişinin düşünme yetisini, duygularını, davranışlarını ve
problem çözme yetisini bozabilir. Bireyin okulda veya işteki günlük
yaşamını etkileyebilir, ailesiyle veya arkadaşlarıyla olan ilişkilerini
ciddi boyutlarda bozabilir. Kişi, her zamankinden farklı hissettiğinde
psikologla veya psikiyatrla görüşebilir.

Kriter, kişinin stresin üstesinden gelip gelemediği. Yaşanılan zorlukları
mutlaka kendi başına çözmesi gerektiğine inanmak kişiyi psikoterapiye
başvurmaktan alıkoyabilir. Hayat kalitesinde bozulma, ilişkilerde
zedelenme, iş performansında kötüleşme başlayabilir. Kişi yaşadığı
ızdırabla başa çıkabilmek için madde ve alkol kullanımına yönelebilir.
Hatta problemlerin devam etmesiyle kişi kötüye uyum yapar, kayıplarının
farkına bile varmadan kötüleşen hayat tarzına alışabilir.

Profesyonel destek almanın önündeki diğer bir etken damgalanma korkusu. Bu
korkunun etkisinde uzmana başvurduğu için toplum tarafından
garipseneceğini düşünür. Psikoterapi veya ilaç tedavisine başlasalar bile
önerilen tedaviyi uygulamaktan kaçınır. Bu da çok iyi sonuç alınabilecek
sorunların zamanla kronikleşip daha ağır hale gelmesine sebep olur.

Günün Sözü; İnsan kendi kendinin doktoru olmalıdır.
Prof. Dr. Nurullah Aydın